Cennetten Bir Köşe

  • Priene:

Priene, popüler tatil yerlerinden Kuşadası ve Bodrum arasında yer alan antik bir Yunan şehridir. Bölgedeki en önemli antik yerleşim yerlerinden biri olmasının yanı sıra hem Milet’e hem de Efes’e yakındır. Oldukça küçük bir şehir olsa da Priene’nin asıl büyüsü dingin çekiciliğinde ve ücra atmosferinde gizlidir.

Priene’nin kökenleri bilinmese de bir efsaneye göre şehrin kuruluşu, M.Ö. 11. veya 10. yüzyıllardaki Atinalı yerleşimcilere kadar uzanmaktadır. Priene’nin kendisi hiçbir zaman başlıca bir güç merkezi olmamış olsa da sürekli olarak imparatorlukların çarpışmalarına tanıklık etmiş olan bir bölgenin tam kalbinde bulunan konumu, neredeyse hiç sonu gelmeyen bir fatihler, işgalciler ve “kurtarıcılar” akını yaşamasını sağlamıştır.

Priene’ye gelen ziyaretçiler Athena Tapınağı’nı, antik tiyatroyu ve iyi korunmuş olan meclis salonunu (Bouleuterion) görebilir. Ayrıca alanda Roma hamamı ve gymnasium kalıntılarına, antik bir sinagoga ait harabelere ve “Büyük İskender’in Evi”ne de rastlanabilir. Genç fatihin M.Ö. 334’te Milet kuşatması sırasında burada kaldığı söylenmektedir.

Bu tarihi alanların yanı sıra Priene’ye gelen ziyaretçiler, harabeleri huzur ve sükunet içinde keşfetmek için bu Helenistik şehrin evlerinde ve arka sokaklarında dolaşabilir.

  • Milet:

Milet’teki kalıntılara gelen turist sayısının azlığına bakıldığında, en parlak çağında Efes’in gücüne kafa tutan bu yerin antik dönemde bölgenin en önemli şehirlerinden biri olduğuna inanmak oldukça güçtür. Yunanlılar tarafından Küçük Asya’nın kıyılarına kurulmuş olan Milet, tarih yıllıklarında matematikçi Thales ve iki ünlü filozof Anaxagoras ile Anaximander’in doğum yeri olarak hatırlanacaktır. Bir değil dört limanıyla birden ünlenen Milet ayrıca İyonya’daki en eski ve en önemli Yunan şehirlerinden biriydi. Günümüzde dünyanın dört bir yanından gelen kalabalık turist grupları Efes’te toplanmakta ve Milet’in gizemlerini keşfetme keyfini, bu alana ulaşmayı başarabilen meraklı gezginlerin oluşturduğu küçük gruplara bırakmaktadır.

Milet antik dünyada entelektüel, sanatsal, ekonomik ve politik yaşantısıyla ünlüydü.

Stratejik olarak Anadolu’nun güneybatı kıyılarında, Meander (Menderes) Nehri’nin ağzına yakın bir burun üzerinde konumlandırılan şehir, Mezopotamya’yı Ege kıyılarına ve onun gelişmekte olan çok sayıda adasına bağlayan önemli bir kervan yoluna ev sahipliği yapmaktaydı. Hatta Milet, Marmara Denizi ve Karadeniz kıyılarında bulunan düzinelerce koloniyle de ticaret gerçekleştirmiştir.

  • Didyma:

Bugün Didim olarak bilinen ve Türkiye’nin güneybatısındaki Aydın ilinde yer alan antik Didyma kenti, Helenistik dönemde dünyanın en ünlü sığınağıydı. Didyma, büyük klasik şehir Milet’e 17 kilometre uzunluğundaki Kutsal Yol ile bağlanmaktaydı. Yerleşimin Neolitik dönemde başladığı bölge Girit’in bir kolonisi olarak kurulduktan sonra M.Ö. 16. yüzyılda önce Mikenliler, ardından Likyalılar, Persler, Seleukoslar, Attaloslular, Eski Romalılar ve Karya eyaletinin bir parçası olarak Bizanslılar tarafından ele geçirilmiştir.

Apollon, Yunan mitolojisinde On İki Olimposlu’dan biri olarak kabul edilmektedir. Zeus ve Leto’nun oğlu, Ay tanrıçası Artemis’in ikiz kardeşidir. Efsaneye göre anneleri Leto, ikizleri Ortygia Ormanı’nda doğurmuştur. “Didymaion” sözcüğü “ikizler” anlamına gelmektedir. Bundan dolayı Apollon Tapınağı’nın bulunduğu bu yer “Didyma” olarak anılmaktaydı.

109 metre uzunluğunda ve 51 metre genişliğindeki bu tapınak, antik dünyanın yedi harikasından biri ve en büyük tapınağı olarak geçen Efes Artemis Tapınağı’ndan ve Samos Adası’ndaki Hera Tapınağı’ndan sonra üçüncü en büyük tapınaktı. Tüm bu tarihi anıtlar, şiddetli depremlerin gerçekleştiği bir bölgede yer almaktaydı. Artemis ve Hera tapınakları tamamen yıkılmış olsa da Apollon Tapınağı ayakta kalmayı başarmıştır.