
- Eşrefoğlu Camii:
Eşrefoğlu Camii; taş, tuğla, seramik ve boya gibi birkaç farklı dekorasyon tekniğinin bir arada kullanıldığı tek ahşap camidir.
1299’da inşa edilen caminin ahşap kısımlarının bugüne kadar çürümeden nasıl gelebildiği hâlen merak konusudur. İç Anadolu’da Konya ilinin Beyşehir ilçesinde kurulmuş olan Eşrefoğlu Camii mimari açıdan bir gizem teşkil etmektedir.
Caminin ahşap kısımlarının günümüze kadar çürümeden gelebilmiş olması bilim insanlarını şaşırtmaktadır. Taş, tuğla, seramik ve boya gibi birkaç farklı dekorasyon tekniğinin bir arada kullanıldığı tek ahşap cami olan bu yedi yüz yıllık caminin Türk mimarisinde özel bir yeri bulunmaktadır.
1297-1299 yılları arasında Eşrefoğlu Süleyman Bey tarafından yaptırılan Eşrefoğlu Camii, Anadolu Ajansı’nın aktardığına göre ahşap sütunlar üzerine oturtulmuş en büyük düz tavanlı cami olarak bilinmektedir. Bu tarihi yapı hâlâ ibadete açık olup üstün ahşap ve seramik işçiliğinden ötürü “ahşap bir Türk müzesi” olarak kabul edilmektedir.
İslam mimarisinin benzersiz bir örneği olan Eşrefoğlu Camii, ahşap sütunlarının yanı sıra tavanında bulunan süsleme ve freskleriyle ayrıca takdire şayandır.

- Mevlana Müzesi:
İnanılmaz bir külliye olan Mevlana Müzesi Konya’da bulunmaktadır. Ünlü bir derviş ve şair olan, İslam mistisizminin büyük öncüsü Mevlana Celaleddin Rumi’ye ait Mevlana Türbesi ile ünlüdür. Bu muhteşem yapı aynı zamanda bahçe, derviş hücreleri, mutfak, avlu, cami, kütüphane, tilavet odası, çeşmeli bir su deposu, Semahane ve Çerağ Kapısı gibi pek çok bölümden oluşmaktadır.
Başlangıçta bu şahane külliye, Selçuklu döneminde Sulta Alaeddin Keykubat tarafından Mevlana’nın babası Sultânül-Ulemâ Bâhaeddin’e hediye edilmiş olan derviş tekkesinin istimlak edilmesiyle yapılmış bir gül bahçesiydi.
Sonraları başta Mevlana’nın babası olmak üzere Mevlana’nın ve diğer aile üyelerinin mezarlarını içeren türbe de buraya eklenmiştir. Ayrıca yapı 1926’da müzeye dönüştürülmüştür (bugünkü Mevlana Müzesi).
Bu görkemli ve muazzam müze yaklaşık olarak 18.000 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Ayrıca “Kubbe-i Hadra” (Yeşil Kubbe) olarak da anılan bu mucizevi türbe dört özel sütun üzerine yerleştirilmiştir. Büyük mimar Bedrettin Tebrizi tarafından inşa edilen türbe büyüleyici yeşil çinilerle dekore edilmiştir ve bundan dolayı “Yeşil Kubbe” adını almıştır.
Bugün Mevlana Müzesi, mistik ve fantastik atmosferiyle ziyaretçileri kendine çeken çeşitli kısımlara sahiptir.

- Sultan Han Kervansarayı:
Konya ve Aksaray arasında yer alan geniş düzlüğün ortasında, antik İpek Yolu’nun ücra bir noktasında Selçuklu Türk hükümdarı I. Alaeddin Keykubat 1229 ve 1236 yılları arasında bir kervansaray yani kervanlar için bir ara durak yaptırmıştır.
Yapı, gereğine uygun şekilde Sultan Han olarak adlandırılmıştır (“han” kervansaray anlamına gelmektedir).
Develer için bir durak teşkil eden bu yapı şüphesiz oldukça etkileyiciydi fakat bu büyük kervansarayın günümüzdeki şeklini alması 1278’de çıkan bir yangının orijinal yapıyı tahrip etmesinden sonra olmuştur. Türkiye’deki en büyük Selçuklu kervansarayı olmakla birlikte Aksaray (veya Kapadokya) ile Konya arasında seyahat ediyorsanız mutlaka uğrayıp görmeniz gereken bir yerdir.
Son yarım yüzyılda Sultan Han’ın etrafında kurulup gelişen küçük bir köy; dükkanlar, yakıt istasyonları, restoranlar ve çay ocakları gibi temel hizmetleriyle ilçeye (Sultanhanı) evrilmiştir.
Sultan Han, son derece sade fakat heybetli duvarlarla çevrelenmiş ve özenle işlenmiş muazzam kapısıyla Selçuklu Türk kervansaraylarının en önemli örneklerindendir. Hazine dairesi, yemekhane, hamam, tamir dükkanları ve yatakhane olarak hizmet sunan odalarla çevrili taş döşeli bir avlusu bulunmaktadır.
Tasarımının zarafeti, her zaman olduğu gibi sadeliğinden gelmektedir. Sultan Han, sekiz yüz yıllık tarihi boyunca, en son geçtiğimiz yarım yüzyıl içerisinde olmak üzere pek çok kez onarılmış ve restore edilmiştir.
