Mevlana'nın Şehri

Gidilecek Yer Hakkında

Konya dünyaca ünlü filozof Mevlana ile özdeşleşmiş bir şehirdir. İnsanlık tarihinde ilk yerleşimlerin kurulduğu şehirlerden biri olmanın yanı sıra hala pek çok antik medeniyetten izler barındırmaktadır ve bu özelliği ona bir müze şehir havası katmaktadır. Çorak Anadolu bozkırının tam ortasındaki konumundan dolayı Konya bir zamanlar İpek Yolu üzerindeki en önemli ticaret merkezlerinden biriydi. Şehri çevresini saran verimli topraklar, Konya’nın tahıl endüstrisi ve onun kadar önemli çiftçilik endüstrisi bakımından Türkiye’nin kalbi olduğunu belirtmektedir.

Geleneklerle dolu şehir, ülkenin en muhafazakar ve dindar yerlerinden biri olmakla birlikte en çok Mevlevi tarikatının mistik Sufi kurucusu Mevlana Celaleddin Rumi’nin memleketi kabul ettiği yer olarak bilinmektedir. Günümüzde hâlâ Sufi uygulamaların ve öğretilerin merkezidir. Her yıl aralık ayının ilk yarısında Mevlana Celaleddin Rumi adına bir anma töreni düzenlenmektedir. Bu törende beyaz cübbeli adamlar trans halinde fakat kontrollü bir şekilde döndükleri sema performansları sergileyerek izleyenleri büyülemektedir.

Bugün Konya, Türkiye’nin başlıca sanayi şehirlerinden ve ülkenin yükselen sanayi merkezi ortamının hızla büyümekte olan “Anadolu kaplanlarından” biridir. Geleneksel olarak Konya, Türkiye’nin çiftçilik alanındaki bereketli “ekmek kapılarından” birisi olsa da son zamanlarda hafif sanayi ve hac turizmi de aynı derecede önemli hale gelmiştir. Bağları, bahçeleri ve anıtlarıyla modern Konya, giderek artan bir turizm ticaretine sahip olmaktadır. Mevlevi dervişleriyle olan bağlantısı şehri Müslümanlar için bir hac merkezi haline getirmektedir. Şehirdeki Hristiyan anıtlarından bazıları şehir merkezindeki eski Amfilokius kilisesi (Eflatun Mescidi) ve onun yakınlarındaki birkaç türbedir.

  • Eşrefoğlu Camii:

Eşrefoğlu Camii; taş, tuğla, seramik ve boya gibi birkaç farklı dekorasyon tekniğinin bir arada kullanıldığı tek ahşap camidir.

1299’da inşa edilen caminin ahşap kısımlarının bugüne kadar çürümeden nasıl gelebildiği hâlen merak konusudur. İç Anadolu’da Konya ilinin Beyşehir ilçesinde kurulmuş olan Eşrefoğlu Camii mimari açıdan bir gizem teşkil etmektedir.

Caminin ahşap kısımlarının günümüze kadar çürümeden gelebilmiş olması bilim insanlarını şaşırtmaktadır. Taş, tuğla, seramik ve boya gibi birkaç farklı dekorasyon tekniğinin bir arada kullanıldığı tek ahşap cami olan bu yedi yüz yıllık caminin Türk mimarisinde özel bir yeri bulunmaktadır.

1297-1299 yılları arasında Eşrefoğlu Süleyman Bey tarafından yaptırılan Eşrefoğlu Camii, Anadolu Ajansı’nın aktardığına göre ahşap sütunlar üzerine oturtulmuş en büyük düz tavanlı cami olarak bilinmektedir. Bu tarihi yapı hâlâ ibadete açık olup üstün ahşap ve seramik işçiliğinden ötürü “ahşap bir Türk müzesi” olarak kabul edilmektedir.

İslam mimarisinin benzersiz bir örneği olan Eşrefoğlu Camii, ahşap sütunlarının yanı sıra tavanında bulunan süsleme ve freskleriyle ayrıca takdire şayandır.

  • Mevlana Müzesi:

İnanılmaz bir külliye olan Mevlana Müzesi Konya’da bulunmaktadır. Ünlü bir derviş ve şair olan, İslam mistisizminin büyük öncüsü Mevlana Celaleddin Rumi’ye ait Mevlana Türbesi ile ünlüdür. Bu muhteşem yapı aynı zamanda bahçe, derviş hücreleri, mutfak, avlu, cami, kütüphane, tilavet odası, çeşmeli bir su deposu, Semahane ve Çerağ Kapısı gibi pek çok bölümden oluşmaktadır.

Başlangıçta bu şahane külliye, Selçuklu döneminde Sulta Alaeddin Keykubat tarafından Mevlana’nın babası Sultânül-Ulemâ Bâhaeddin’e hediye edilmiş olan derviş tekkesinin istimlak edilmesiyle yapılmış bir gül bahçesiydi.

Sonraları başta Mevlana’nın babası olmak üzere Mevlana’nın ve diğer aile üyelerinin mezarlarını içeren türbe de buraya eklenmiştir. Ayrıca yapı 1926’da müzeye dönüştürülmüştür (bugünkü Mevlana Müzesi).

Bu görkemli ve muazzam müze yaklaşık olarak 18.000 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Ayrıca “Kubbe-i Hadra” (Yeşil Kubbe) olarak da anılan bu mucizevi türbe dört özel sütun üzerine yerleştirilmiştir. Büyük mimar Bedrettin Tebrizi tarafından inşa edilen türbe büyüleyici yeşil çinilerle dekore edilmiştir ve bundan dolayı “Yeşil Kubbe” adını almıştır.

Bugün Mevlana Müzesi, mistik ve fantastik atmosferiyle ziyaretçileri kendine çeken çeşitli kısımlara sahiptir.

  • Sultan Han Kervansarayı:

Konya ve Aksaray arasında yer alan geniş düzlüğün ortasında, antik İpek Yolu’nun ücra bir noktasında Selçuklu Türk hükümdarı I. Alaeddin Keykubat 1229 ve 1236 yılları arasında bir kervansaray yani kervanlar için bir ara durak yaptırmıştır.

Yapı, gereğine uygun şekilde Sultan Han olarak adlandırılmıştır (“han” kervansaray anlamına gelmektedir).

Develer için bir durak teşkil eden bu yapı şüphesiz oldukça etkileyiciydi fakat bu büyük kervansarayın günümüzdeki şeklini alması 1278’de çıkan bir yangının orijinal yapıyı tahrip etmesinden sonra olmuştur. Türkiye’deki en büyük Selçuklu kervansarayı olmakla birlikte Aksaray (veya Kapadokya) ile Konya arasında seyahat ediyorsanız mutlaka uğrayıp görmeniz gereken bir yerdir.

Son yarım yüzyılda Sultan Han’ın etrafında kurulup gelişen küçük bir köy; dükkanlar, yakıt istasyonları, restoranlar ve çay ocakları gibi temel hizmetleriyle ilçeye (Sultanhanı) evrilmiştir.

Sultan Han, son derece sade fakat heybetli duvarlarla çevrelenmiş ve özenle işlenmiş muazzam kapısıyla Selçuklu Türk kervansaraylarının en önemli örneklerindendir. Hazine dairesi, yemekhane, hamam, tamir dükkanları ve yatakhane olarak hizmet sunan odalarla çevrili taş döşeli bir avlusu bulunmaktadır.

Tasarımının zarafeti, her zaman olduğu gibi sadeliğinden gelmektedir. Sultan Han, sekiz yüz yıllık tarihi boyunca, en son geçtiğimiz yarım yüzyıl içerisinde olmak üzere pek çok kez onarılmış ve restore edilmiştir.

  • Tarihi Yerler:

Konya, dünya tarihindeki ilk yerleşim yerlerinden biridir. İç Anadolu’nun güneyinde yer alan şehir, 1097 ve 1277 yılları arasında Selçuklu İmparatorluğu’na başkentlik yapmıştır. Çok sayıda İslam büyüğüne ev sahipliği yapan Konya, ünlü İslam alimi Mevlana ile özdeşleştirilen bir şehirdir.

Pek çok tarihi, kültürel ve doğal hazine barındıran Konya, tarihi İpek Yolu üzerinde yer almakta olup tarih boyunca muazzam bir yerleşim yeri ve ticaret şehri olmuştur. Müzeleri, camileri, anıtları, hanları ve türbeleriyle Konya bir turizm şehridir.

  • Semazenler:

Konya’nın büyülü ruhunu anlamak ve ona daha yakından temas etmek isterseniz muhakkak bir sema gösterisine katılmanız gerekir. Sema gösterileri haftada birkaç gün ücretsiz olarak da düzenlenmektedir. Birkaç saatliğine kendinizi bu büyülü atmosferde kaybedin ve kötü olan her şeyden arının. Gösterinin sonunda adeta bir kuş gibi hafifleyecek ve huzuru bulacaksınız.

  • Yeme & İçme:

Yerel restoranlar tatilinize çeşitlilik katacaktır. Yöresel mutfağı tanıtan restoranlar Konya’ya gelen misafirler arasında oldukça revaçtadır. Kelimenin tam anlamıyla her köşe başında misafirlere taze kebap, salata ve mangalda et ikram eden bütçenize uygun restoranlar ve küçük büfeler bulunmaktadır. Konya’nın geleneksel mutfağı, klasik Türk mutfağından pek de farklı değildir. Konya mutfağının temelinde et yemekleri, çeşitli atıştırmalıklar, sebze yemekleri ve Doğu’ya özgü harika tatlılar yer almaktadır. Yerli halkın her gün tükettiği başlıca yemeklerden biri de onlarca farklı şekilde hazırlanan kebaptır.

  • Alışveriş:  

Renkli çarşılarıyla meşhur olan Konya’daki Kapalı Çarşı, bunlar arasında en ilgi çekici olanlardan biridir. Tezgahları arasında dolaşırken baharatlar ve meşhur Türk tatlıları, lüks halılar ve kumaşlar, el yapımı takılar ve ucuz hediyelik eşyalar başta olmak üzere ülkeye özgü en popüler ürünleri bulabilirsiniz. Çarşıdaki tezgahların yanı sıra misafirlere mis kokulu Türk kahvesiyle birlikte en popüler milli yiyeceklerin ikram edildiği pek çok küçük kafe de mevcuttur.

Bunların haricinde alışveriş tutkunları, çeşit çeşit benzersiz ürünleriyle ünlü bu tarihi şehirdeki birinci sınıf alışveriş merkezlerini ve marketleri gezebilir.

  • Doğal Kaplıcalar:

Konya’daki kaplıcalar, yılın yorgunluğunu üzerlerinden atmak ve şifaları sularda huzur bulmak isteyenler tarafından sıklıkla ziyaret edilmektedir. Özellikle yerli turistlerin akınına uğrayan kaplıcalar, ziyaretçilere yılın her mevsimi doğayla iç içe olma ve sessiz sakin bir tatil geçirme fırsatı sunmaktadır.

  • Tirit:

Tirit, kızarmış veya bayat ekmeklerin et suyuna batırılmasıyla hazırlanan bir yemeğin adıdır. Kaz, ördek, tavuk, dana veya koyun etiyle hazırlanan çeşitleri mevcuttur. Bölgeye bağlı olarak farklı et türleri kullanılabilir.

  • Etli Ekmek:

İyice karıştırılan ve uzunlamasına açılan hamur üzerine yayılan koyun eti, soğan, domates ve biberin ekmek fırınında pişirilmesiyle hazırlanır. Şekil olarak pideyi andırır.

  • Fırın Kebabı:

Bu kebap metal leğenler içinde, eritilmiş kuyruk yağında pişirilmektedir. Yumuşak ve bol yağlı bir kebaptır. Gerçek bir fırın kebapçısında masaların üzerinde çatal bıçak bulunmaz çünkü bu yemek çatal ve bıçak kullanılarak yenmemektedir.

  • Bamya Çorbası:

Bamya çorbası; et, kuyruk yağı, domates ve soğan gibi ürünlerin birlikte pişirilmesiyle hazırlanan lezzeti bir çorbadır.

  • Mevlana Şekeri:

Şeker ve limon tuzundan yapılmaktadır. Konya şekeri veya Mevlana şekeri olarak bilinir. Kakaolu, limonlu, meyve aromalı çeşitleri bulunmaktadır.